Onlar aslında işe yaramaması gereken mucizevi ilaçlar. Plasebo ilaçlarını çok farklı şekil, renk ve büyüklükte bulabiliriz fakat bu ilaçların hepsinin ortak noktası içeriğinde o hastalığı tedavi edecek hiçbir madde bulunmaması. Buna rağmen acımızın dinmesine, depresyonun tedavisine ve Parkinson hastalığının semptomlarını yok etmeye yarıyor. Özellikle kanser gibi tedavisi için tıbbın kesin çözümler bulamadığı hastalıklarda, hastaya gerekli olan mental gücü verdiği için plasebo ilaçları tedavi aşamasında sık sık tercih ediliyor.
Plasebo etkisiyle en yaygın karşılaşmamız ilaçlar aracılığıyla olsa da plaseboyu yalnızca ilaçlarla sınırlandırmamız doğru olmaz. Amerika’da yaşayan bir doktorun yaptığı tartışmalı bir deney sayesinde plasebonun düşündüğümüzden çok daha fazlası olduğunu anlıyoruz.
Belinde bir sıkıntı olduğu için doktora gitmiş kadına doktor ameliyat yapılmasını öneriyor ancak doktorun amacı plasebonun gücünden faydalanarak hasta için ağır gelebilecek bir ameliyata gerek duymadan hastayı tedavi edebilmek. Bu nedenle hasta için bir ameliyat simülasyonu hazırlıyor. Hastaya yapılan lokal anestezi sonrasında ameliyat ederken yaptığı prosedürleri devam ettiriyor ve ameliyata katılan tüm sağlık çalışanları herhangi bir ameliyat anında nasıl davranıyorlarsa aynı şekilde davranıyor. Hiçbir cerrahi müdahalede bulunulmamasına rağmen hasta, ameliyat sonrasında artık çok daha iyi hissettiğini belirtiyor ve hızlı bir şekilde iyileşme göstererek kısa sürede normal yaşantısına geri dönebiliyor. Kadının beklentisi, ameliyat sonrasında hastalığının iyiye gideceği yönünde olduğu için gerçek bir tedavi uygulanmamasına rağmen hasta sadece psikolojik anlamda değil fiziksel olarak da iyileşme gösteriyor.
Beklentilerimiz, beynimizde kimyasal reaksiyonların oluşmasını sağlar. Örneğin; kullanacağımız hapın şekli bile plasebonun ne kadar etkili olacağını belirleyebilir. Çalışmalar, kapsül hapların tablet haplardan daha etkili olduğunu ortaya koymuş ve büyük kapsüllerin de küçük kapsüllere göre daha etkili olduğu yine araştırma sonuçlarıyla elde edilmiş. Pahalı olduğu bilinen haplar ucuz olanlardan daha iyi sonuçlar verirken kırmızı renkli haplar acıyı tedavi etmekte, mavi renkli haplar endişeyi gidermekte etkili.
Plasebo etkisi özellikle yakın zamanda gündemi çok meşgul eden bir mesele olan aşı çalışmalarında da etkin rol alıyor.
Bir aşının kişi üzerindeki etkilerini tespit ederken iyi bir sonuç alındığında bu sonuçların tesadüfen ortaya çıkmadığının, plasebo kaynaklı olmadığının, kanıtlanması gerekiyor. Bu nedenle çift-kör aşı çalışması denilen bu yöntemde denek grubuna aşı yapılmadan önce aşıların bazılarının gerçek, bazılarının ise plasebo aşısı olduğu haberi veriliyor. Ancak aşıların hepsi aynı ambalajda ayırt edilemeyecek biçimde denek grubuna enjekte ediliyor ve aşıyı yapan sağlık çalışanının da aşı türünden haberdar olmaması sağlanıyor. Ayrıca araştırmalar tedaviyi uygulayacak kişinin tedavinin işe yaracağına olan inancının, tedaviden iyi sonuç alınmasında etkili olduğunu ortaya koyuyor. Çalışma sonunda plasebo aşısından elde edilen sonuçlarla gerçek aşıdan elde edilen sonuçlar karşılaştırılır ve aşının ne kadar etkili olduğu görülmüş olur.
Zaman zaman hastaya yalan söylemeyi ve kandırmayı gerektirdiği için etiksel açıdan doğruluğu tartışılsa da plasebo etkisi kullanarak alınan sonuçların verimliliği bu tartışmalara gölge düşürüyor.
Sadece inanmanın gücüyle vücudumuzdaki fiziksel bir rahatsızlığı bile tedavi edebiliyorsak inanarak neleri başaramayız ki.
Kommentare