top of page

HENRIETTA LACKS: BİR KADININ ÖLÜMSÜZLÜĞÜ

HeLa hücrelerini daha önce duyanlarınız vardır. Duymayanlar için de beni etkileyen, bilime yön veren, hâlâ bilime katkı sağlamaya devam eden HeLa hücrelerini ve bir kadının ölümsüzlüğe nasıl ulaştığını sizlerle paylaşacağım. Henrietta Lacks… HeLa… HeLa hücreleri ilk ölümsüz insan hücreleridir. Peki ölümsüz hücre olmanın anlamı nedir?

Normal olarak, insan hücre kültürleri, biyolojik yaşlanma adı verilen bir işlemle belirli sayıda hücre bölünmesinden sonra birkaç gün içinde ölür. Bu da bilimde deneyler ve sonuçları için sorun teşkil eder çünkü normal hücrelerin kullanıldığı deneylerde, işlemler özdeş hücreler üzerinde tekrar edilemez ve aynı hücreler uzun çalışmalar için kullanılamaz ancak bu durum Henrietta Lacks’ın hücrelerinde böyle değildi, programlanmış ölüme maruz kalmıyorlardı.

1920 yılında ABD’de siyahilere uygulanan köleliğin hâkim olduğu Virginia eyaletinde doğan Henrietta, 14 yaşında kuzeninden hamile kalarak 2 çocuk doğurur. Daha sonra evlenerek 3 çocuk daha yapan çift Maryland’e taşınır. Son doğumu sıkıntılı geçen Henrietta, bir gün rahim ağzında bir kitle keşfeder ve soluğu Maryland’deki John Hopkins Hastanesi’nde alır. Siyahiler ve beyazlar arasındaki ayrımın hâlâ devam ettiği bu yıllarda siyahilere bakılan hastane bölümünde Henrietta’ya tümör teşhisi konur ancak onun tümörü diğer tümörlere benzememektedir. Henrietta’ya radyum tedavisi uygulanmaya karar verilir. Bu tedavi Henrietta’nın vücudunda yanık izleri bırakır. Tedaviyi yürüten doktor, Henrietta’nın kanserinin patolojik tanısının yapılması için işlemden önce tümörden bir parça alır. Alınan bu biyopsi materyali iki ayrı tüpe konur; biri laboratuvarda patolojik inceleme yapmak için, diğeri de aynı hastanede çalışan ve laboratuvar ortamındaki uzun süre yaşayan bir insan hücresi kültürü üretmeye çalışan Dr. George Gey’e göndermek içindir. Hastalar siyahi olduğunda ise kimse hastaya açıklama yapma ya da izin alma gereği duymaz. Kısa süre sonra Dr. Gey bu hücrelerin sıra dışı bir yanı olduğunu keşfeder. Normalde pek çok kanser hücresi laboratuvar ortamında kısa sürede ölürken Henrietta’nın hücreleri şaşırtan bir hızda çoğalmaya devam etmektedir. Dr. Gey bu buluşun öneminin kısa zamanda fark eder. Dr. Gey ve asistanı ürettikleri hücre kültürüne Henrietta Lacks’ın isim ve soyadının ilk ikişer harfini kullanarak HeLa ismini verirler. Hücreler bölünürken Henrietta gittikçe daha da hastalanır, en sonunda çektiği acılar ölümle son bulur ancak bu ölüm sadece bedenen olacaktır çünkü Henrietta hücreleri bugüne dek süregelecek. Dr. George Gey, küçük doku laboratuvarını büyüterek daha büyük bir tesis kurar ve burada haftada 6 trilyon hücre üretmeye başlar. Bir yandan da bu hücreleri dünyanın dört bir yanında çalışmalar yapmakta olan bilim insanlarına gönderir. Kısa zaman içinde tüm dünyadaki laboratuvarlar HeLa hücresi ile çalışmaya başlarlar. Laboratuvarlarda Herpes virüsünden lösemiye, hemofili hastalığından Parkinson’a, çocuk felci aşısına dek pek çok hastalığa yönelik ilaç, HeLa hücreleri kullanılarak geliştirilir. 1960'larda uzay çağı ile HeLa hücreleri uzaya çıkan ilk insan hücreleri olur. Henrietta’nın bilime yaptığı bu muazzam katkılara rağmen ailesinin çok uzun bir süre bu durumdan haberi olmaz. Fakir bir siyahi ailesi olan Lacks’lara haber vermeyi ve onları Henrietta’nın katkıları nedeniyle onure etmeyi kimse aklının ucuna getirmez. Ta ki Henrietta’nın ölümünün üzerinden yıllar geçene dek… 1970’lerde HeLa hücrelerini anlamak amacıyla aile üyelerinden alınan bir kan örneği, ailesinin Henrietta’nın hücrelerinin bilime yaptığı katkılardan haberdar olmasına sebep olur.

Henrietta’nın ölümsüzlüğü, şu an mezar taşında yazılı olan bir cümle ile betimlenir: "Henrietta Lacks'ın (HeLa) ölümsüz hücreleri sonsuza dek insanlığa yardım etmeye devam edecek.". Kim bilir belki de bir gün laboratuvarda Henriatta Lacks ile karşılaşırsınız.

bottom of page